Düşünce, dil’in kanatlarında yükselir. Dillerini yitiren toplumlar, kanadı kırık bir kuş gibidir: uçamazlar. Düşerler. Bir kez düşünce de, artık hem düşünemezler hem de düş görme yetilerini yitirirler. (Yusuf Kaplan) Diğer tüm disiplinlerle yakından alakalı olan dil akademisinde öncelikli hedefimiz Arapça, Osmanlı Türkçesi ve İngilizce diliyle alakalı bir alan oluşturmak. Çünkü bu diller üzerinden yapacağımız okumalar medeniyet yolculuğumuzun belirleyici adımlarını oluşturacaktır. Bu gayret ve çabamız başka dünyalara aglabilmemizin, başka dünyaları tanıyabilmemizin ve taze yemişler devşirebilmemizin imkanlarını oluşturacaktır. Arapça ve Osmanlıca üzerinden asli kaynaklara ulaşmamız bizlere ve genç kuşaklara umut aşılayacaktır. Kurucu ve asli kaynaklarına ulaşamayanlar, hem kaynak oluşturamazlar, hem de başka medeniyetlere kaynak sunamaz ve kendi geleceklerini kendi ellerine alamaz, geleceklerini kendi elleriyle kuramazlar. Oysa kurucu fikir, sanat ve ahlak kaynaklarından beslendiğimiz vakit hayat bulacağız. Kaynaklarını bilmeyenler ve onlara ulaşamayanlar tarihi sürece güçlü fikir ve düşünceleriyle yön veremedikleri için farklı zeminlerde yok olmaya mahküm olurlar. Başka dünyaları onların dilleri üzerinden tanımak, bizim dışımızda neler olup bittiğini görmek ufkumuza ufuk katacaktır. Böylece orta ve uzun vadede, dünya çapında fikir, sanat, ahlak, siyaset, iktisat ve hayata dair büyük atılımlarda ve belirleyici hamlelerde bulunmak zor olmayacaktır. insanlığın ihtiyacı olan hakikat medeniyeti yolculuğuna çıkabilmenin yegane yollarından biri de çığır açıcı çalışmalara sağlam zeminler oluşturabilmektir. Bu yolculukta Doğu Batı Bilim Sanat olarak dil eğitimi alanlarında da mütevazi bir katkı sağlayabilirsek kendimizi bahtiyar hissedeceğiz.
